30 Nisan 2014 Çarşamba

Türkiyede Blog Yazarlığı

Malum, internet günlükleri olarak ortaya çıkan bloglar Türkiye'de ve dünyada artık çok farklı yerlere geldi.

Bireysel bloglar zamanla dijital pazarlamanın vazgeçilmez aracı haline geldi. Şirketler hakkımızda bölümleri yerine bloglar açtılar ve kendilerini internet kullanıcılarına bloglarından tanıttılar, seslendiler. Reklamlar alındı, reklam/tanıtım yazıları oluşturulmaya başlandı. Tüm bu gelişmeler yanında, 10-20 takipçi kazanıp 20-30 içerik ile blogunu dolduran kullanıcılar sosyal medya uzmanı, usta blogger olarak kendi kendilerine nam salmaya başladılar.



Tv de 1 dakika görüntülenip de kendisini ünlü sanan insanlar gibi ayrı havalara büründüler. Tuhaf. Sorsan, hepsi sosyal medya uzmanı, emek harcayıp blog yazıyor, internette bir takipçi kitlesi var!(milyonlar izliyor sanki) Lafın kısası, blog da insanlar da gereksiz bir özgüven yarattı.

Kadınlarkulübündeki  hem gülüp hem eleştirdiğimi hitap tarzlarında yorumlaşmalar, dost siteler adı altınd linkleşmeler de bu bloggerların diğer bir özelliği. Son zamanlarda da reklam alma olayı başladı. Yıllardır web ile ilgilenen ve bu alandaki profesyonellerden biri olarak, elbette web siteleri belirli hiti yakaladıktan sonra reklam almalı, burada hiçbir sorun yok. Banner reklamlar bile, görseller de uyumlu olduğu taktirde göze hoş gelebiliyor. Ama bazı site sahipleri komple arka plana reklam alarak ziyaretçiyi de siteden soğuyabiliyor. Bunların haricinde içerik reklamları başladı son zamanlarda. Takip ettiğiniz bir sitede yeni içerik görüp bakıyorsunuz, ama baktığınız icerik yüzlerce sitede yer alan bir reklam yazısı. Hem de yazımına bakınca, hiç reklam değil de bloggger ın kendi düşünceleri gibi. Markalar bu sayede viral reklam yapma çabasında olmalı. Ama bu çabalar farkedilsiğinde sanılanın aksine negatif etki yaratmakta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder