30 Haziran 2012 Cumartesi

4 Yılın Ardından: Üniversite Pişmanlıktır


Daha 1. sınıfa kayıt aşamasında bile ailenin aklından geçenler, iyi bir ünversite. İşte bu yüzden tüm eğitim hayatı zehir oluyor. Dersaneler, kurslar, özel hocalar, bitmek bilmeyen denemeler, komşu çocuklarının başarı hikayeleri vs.

Sonuçta bu ilkokula kayıt yaptırılan çocuk da üniversiteye kayıt aşamasına geliyor.

Üniversitenin ilk günü, derse giren ilk hocanın sözleri:
-Sizler seçilmiş öğrencilersiniz, alanınızda en iyiler olduğunuz için bu sıralarda oturuyorsunuz.

İşte bu sözlerin ardından, zaten hafif havalanmış olan bünyeler tamamen uçuyor. Tabi ilk vizelere kadar bu uçma durumu. Vizelere girersin ve o zaman öğrentim görevlilerinin ego tatmini için yaptıklarını görürsün. 15-20 dakika yer değiştirmeler, cep telefonlarının bataryalarını toplamalar, cüzdanları toplamalar, montları toplamalar vb türlü saçmalıklarla ego tatmini için araç oluyorsun işte mevzu bu.

Laf olsun diye sağa, sola, arkadaşına bakma, ben görüyorum tarzında uyarılar da gelir. Tabi bu uyarıları yapan araştırma görevlileri, akşamları kendi sınavlarına girerken de kopyanın dibine vuruyorlar o ayrı. (Bir arkadaşım şahit olmuş).

Tam okula başladığın sene sistem değişir, sen sistemi bilmezsin, ama derse giren hocan da bilmez. " yanlışlıkla sizi dersten bıraktım seneye geçersiniz artık " gibi bir cümle duyarsın, malesef şaka değildir. Boş kağıtlara, dolu kağıtlara göre daha çok değer biçilir kimi zaman doçentlerin gözünde.

"Koca kış geldim, sizin için yazımı da okulda harcayamam" diye serzenişte bulunan doçentlere rastlarsın. Bu doçentler de sağda solda eğitim-öğretim için kendini paraladığını söyleyenlerdir. Derste kırıta kırıta yürüdüğü gibi, sınavları okurken kıra kıra notlandıran doçentler de olur bunlar gibi. Keşke sadece uzmanlık açısından değil, insani açıdan da değerlendirilse öğretim görevlileri.

Öğretmenlikle uzaktan yakından olmayan insanlar sana öğretmenliği öğretmeye çalışır, işte o zaman daha başlamadan öğretmenlik mesleğinden soğursun. Gözünde büyür. Staja gidersin, öğretmenlerin öğretmenlikden başka ne kadar boş iş varsa yaptığını görürsün. Yemek yer, film izler, tamirat yapar, kahveye gider, ama öğretmez. Öğrenciyi döver, azarlar, bağırır, çağırır ama ders anlatmaz. İşte bu insanlar kpss de yeterli puanı aldığı için atandı. Ancak içinde eğitim aşkı bulunanler dersane kapılarında sürünüyor.

4 sene biter, sistemin, hocaların, türlü sebeplerin ve okuldan soğumanın sonucu olarak okul uzar. Sakız gibi uzadıkça uzar. Arkadaşlarınla kep atmanın sevincini de yaşatmazlar adama. " mezun olunca gelin, ne aceleniz var" gibi gereksiz, saçma bir açıklama gelir. Keşke 2. tercih tutsaydı dersin o an, ama artık çok geç.

Eğer bu üniversiteler, bu sistem meslek öğretip, toplumda bir yer kazandıracaksa, o yer olsa olsa kanalizasyon çukuru olur. Gömlek değiştirir gibi sistemi değiştiren bürokratlar, uzman görünümlü neidüğü belirsiz insanlar ellerini bir gün bu işlerden çekerler umarım.

4 seneyi özetleyecek tek cümle: " Üniversite pişmanlıktır. "




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder